Markalar için dijital evrimin hızlandığı bir dönem yaşıyoruz. Bu sefer markaların işi geçmişe göre çok daha zor. Hadi göz atalım;

Facebook, son dönemde büyük kan kaybediyor. Ebeveynlerin gelişi ile gerçek kitle olan gençlerin Instagram’a kayması ve sürekli değişen News Feed algoritmaları ile sayfaların erişimini kısıtlayarak kullanıcıları arkadaşlarından oluşan küçük bir kümeye hapseden Facebook’un stratejisi işleri kötüye götürüyor.

Facebook’un günlük kullanıcı sayısı reklam gelirlerinin büyük payını oluşturan ABD ve Kanada bölgesinde, 2018 ikinci çeyreğinde, bir önceki çeyrek yıla oranla yaklaşık 700 bin azalarak 184 milyona düştü. Ayrıca globalde Facebook’ta geçirilen sürede günlük 50 milyon saatlik düşüş yaşandı. Bu da reklam gelirleri için ciddi bir sıkıntıya işaret ediyor.

Instagram yeni parlayan yıldız olurken, Stories özelliği dışında burası da eskiden bugüne büyük bir değişik göstermemiş durumda. Platformu insanların hayatları canlı tutuyor, ancak insanların heyecanını canlı tutacak yeni gelişmeler hayata geçmiyor.

Twitter zaten neredeyse ilk günlerinden bugüne yapısını hiç değiştirmeyen ve elindeki değeri reklama ve getiriye dönüştüremeyen bir şirket. Kullanıcı sayısı artışı bazında bu durum açıkça görülüyor, yıllık kullanıcı sayısı artışına göre Instagram, Facebook ve Snapchat platformlarının gerisinde yer alıyor.

Google arama algoritmasında yaptığı değişiklikler ile iyi ziyaretçi deneyimi sunan bir yapıda. Özellikle bir konuda ihtiyacı olan ve arama yapan kişilere ulaşmak da markalar için oldukça cazip olunca, Google yerini korumaya ve gelirlerini artırmaya devam ediyor.

Görsel kaynak: http://www.brandquarterly.com/wp-content/uploads/2017/12/The-5-Unique-Traits-Of-eCommerce-Marketing-Q.jpg

Platformların dışında markaların yaptığı çalışmalar temel mantıkta artık tıkandığını gösteriyor. Dijital büyük bir fırsat olarak görüldü, markaların burada varlık göstermesi ve sürdürmesi gerekliliği ortaya çıktı, onlar da dijital varlıklarını oluşturdular. Sosyal medyada kitlelerine seslendiler, takipçilerini artırmak/müşteriye çevirmek için kampanyalar düzenlediler, bir kısmı çok konuşulan işlere de imza attı. Buraya kadar oldukça iyi gitti ve birçok marka dijitali etkin kullanıp amaçlarına ulaştı.

Daha sonra…

Platformların gelişmesi yavaşladı, konuşulan işler artık çok da konuşulmaz oldu; markalar ürünlerini pazarladı, kitlelerine ulaştı, aynı iletişimi ve çalışmaları sürdürdü ve tıkandı.

Peki şimdi? Dijital pazarlama, outdoor gibi geleneksel ve kreatifliğin azaldığı bir yapıya dönüşürken markalar ne yapmalı?

Dijital dönüşüm, pazarlamayı dijitale taşımak, bir de orada reklam yapmak değildi. Dijital dönüşüm emekti, fırsattı, görmekti.

Globalleşen dünyada “dijital dönüşüm” markasını geleceğe taşımak isteyen şirketlerin gerekliliği haline geldi.  Artık “hedef kitle” o ürünün ikamesini, daha çeşitlisini, daha uygununu Çin’den bir tıkla getirtebiliyor. Dijital dönüşüm; iletişimde, üründe, markada, operasyonda dijital fırsatlar ışığında dönüşüm anlamına geliyor.

Görsel kaynak: https://cdn.shopify.com/s/files/1/0898/4708/files/10_largest_ecommerce_markets_worldwide.png

Eski ve yeni süreci ele alırsak, sistemde bir hayli değişiklik görünüyor;

Eski dijitalleşme süreci marka ile başlıyordu; Markayı oluştur, ürünleri oluştur ve üret, satış ağını oluştur, pazarlama stratejisini yürüt, pazarlamanın bir köşesinde dijitale yer ver…

 

Yeni sistem ise diyor ki; globalleşen ticaret dünyasında dijital fırsatları bul, bu fırsatlara yönelik olarak ürün gamını ve alt markalarını genişlet,  dijital varlıklarını oluştur ve hedef kitlene ulaş, global lojistik ağı ile ürünü müşterine ulaştır.

Fırsatları bul…

Markalar ilk önce tüm alıcılarını açıp dinlemeye başlamalı, bulduğu her veriyi anlamlandırmalı. Sadece hedef kitlesini değil, dönüşen insanları, teknolojik gelişmeleri, global markaları, liderleri, farklı sektörleri izlemeli. Globalleşen dünyada tutunabilmek için yeni denizlere yelken açmalı.

Basit bir örnek olarak insanların artık evlerine yakın mağaza ve markalarla sınırlı olmadıklarını ele alabiliriz. Ege’de küçük bir köyde otururken, Paris’ten kıyafet sipariş edebilir, hatta bu siparişe DHL gibi bir servisle çok kısa sürede de ulaşabilirler.

3D yazıcılar ile yakın zamanda ürün depolama işlemi ortadan kaldırılıp, sadece hammadde depolamaya ihtiyaç olabilecek bir sürece gidiyoruz. Hatta Amazon’un harika fikrine göre zeplin içinde hammadde ve 3D yazıcılar tutmak ve drone’lar ile müşteriye ulaştırarak fiziki konumdan bağımsız bir yapı kurmak mümkün.

Görsel kaynak: https://www.hindustantimes.com/rf/image_size_960x540/HT/p2/2017/06/15/Pictures/_fef187b8-518a-11e7-88ef-5a5d74cf2589.jpg

Çözüm Üret…

Dijital pazarlama, yeni marka ve ürün yaratımına dönüşüyor. Pazarlama yerine, dijitale özel ürün ve hizmet üretmek, ürünlerini globale taşıyıp dünyanın çeşitli ülkelerine ulaşmak hiç zor değil.

Örneğin eski sistemde markalar satış ağlarını genişletebilmek, daha fazla kişiye ulaşabilmek için market ve mağazalara girmeye çalışıyordu. Şirketler tarafından daha fazla mağazaya ulaşmak için yürütülen operasyon, zaman olarak yüklü maliyetler içeriyordu.
.        Artık Amazon’da tek bir mağaza açarak, hem offline olarak halihazırda ulaşmak istediği kitleye hem de dünyanın çeşitli ülkelerindeki geniş kitlelere ulaşabiliyor.

Dijitaldeki kitlenin ihtiyaçları ve önerileri neler, marka olarak neyi karşılayabilirsiniz, hangi ihtiyaca derman olabilir, hangi öneriyi gerçekleyebilirsiniz?

 

Özetle dijital ve teknoloji artık markaları şekillendirmiyor, yeni markalar ve ürünler yaratılmasını sağlıyor. Şirketlerde bir birim olmaktan öte şirketin tümünün entegre olduğu bir damar yoluna dönüşüyor.

 

 

Yolun amacı, yolda olmaktır.

Yolda olmak güzeldir, varmak sıkıcıdır.

Biz Salı İnsanlarıyız.

Hepimizin öğretmeni Morrie Schwartz’a saygılarımız, bizi Morrie ile tanıştıran Mitch Albom’a sevgilerimizle…

Her hafta Salı günleri hayat ve hayatın içindeki konular üzerine bir araya gelmek seni de keyiflendiriyorsa aramıza katıl, her Salı mailini kontrol etmeyi unutma.